2 Haziran 2016 Perşembe

Yiğit Bal / Onur Ateş Anadolu Lisesi / Samsun

"Bizim kadar sıcak olan ve bizim kadar soğuk olan bir şey bizi ne ısıtır ne de soğutur."  Anaksagoras
ÜSTE ULAŞMAK
Felsefe neydi? Monoton, teolojik ve mitsel cevaplardan sıkılmış bir avuç İyonyalının oyuncağı mıydı? Yoksa insan varlığına ait kutsal sayılabilecek sorunlar bütünü mü? Neden bu kadar önemliydi? Şu ana kadar bizi ileri taşıyan bilimlerin altındaki sebebin o olduğunu bilirsek eminim ona kattığımız anlamların sayısı artış gösterecektir. Felsefe bir çağrıydı, bir çeşit yenilik çağrısı. Toplumda süregelen mutlak soruların cevabı yetmemişti. Yani bizi ne ısıtmış ne de soğutmuştu. En nihayetinde verilen cevaplar da beşeriydi ve gerçeklik Protagoras ve Gorgias'ın da dediği gibi bizim duyularımızın çok daha üzerindeydi.Bu çağrıya yanıtlar gelmeye başlamıştı milattan önce beş yüz yıllarına doğru. İnsanlık için mantıklı olabilirdi ama asla kabul edilemezdi çünkü insanlığa göre daha önceden verilmiş cevaplar değiştirilemezdi. 21. yüzyılın güzide başlarında ''dogma'' diye etiket yapıştırsak bile bilgi birikiminin tabanlarda olduğu bu tarih ve coğrafyada, eskiden verilmiş cevaplar yine onlara göre gerçeklik niteliğini taşıyabilirdi.
Sonra bir anda tavşanın üzerinde yaşayanlar onun tüylerinin tepesine doğru tırmanmaya başladı. Bu insanlar bizden gelen, bizim kadar sıcak veya soğuk cevapları yeterli bulmadılar. Çünkü ileriye gitmekti hedefleri. Değişmek ve bir üst seviyeye taşınabilmekti. Bütün yaşayanları tavşanın tüylerinin tepesine çıkarmaktı. Ve bizden daha üst cevaplar bularak bizi öteye taşıdılar. Kendi içlerinde tartıştılar, birbirlerine ithafen kitaplar yazdılar. Sonrasında bulanık olsa da yine amaç üste gitmekti. Sokrates'tan Marx'a, Thales'ten Comte'a ayrıldıkları mitlerden ve verdikleri anormal(!) cevaplardan dolayı filozoflar bizi hep değiştirdiler. Başlarda bir süre değişmeyen sıcaklığımızın şu son üç bin yıl içerisindeki değişimi göz ardı edilemez.Yani Anaksagoras bir yerde haklıydı. İlerisi için ''üstü'' görmek şarttı. Örnek verecek olursak Tom Ford cevap aradığında insanlar ona daima ''daha hızlı atlar!'' cevabını verdi. Ve görüleceği üzere bu cevap yine sıradan yani bizim kadar sıcak yani bizim kadar soğuktu. Ne oldu? İleriyi gördü Ford ve biçimli, insanın içine girebileceği, gayet hızlı sayılabilecek dev makineler yaptı. Sanıyorum ki yaptığı bu küçük jest için ona teşekkür edecek insan sayısı çoktur. Ve Ford'un da ''beyin çağdaşları'' hep bunu gördüler, bu şekilde düşündüler, bu yolda harekete geçtiler.
Dünyayı değiştiren insanlara bakalım. Kim daha önce yapılmışı, daha önce verilmiş cevabı kullanarak zirveye ulaştı: Kimse! Ve Anaksagoras gibi Sokrates öncesi bu filozofların bile -kocaman bir tarih içerisinde bile- görmüş olduğu bu gerçeği yaşamımızda neden uygulamıyoruz ki? Yine bir örnek verelim. Michael Jackson'a atfettiğimiz unvanları neden hak ediyor bu adam? Cevap yine Anaksagoras'ın cevabında yatıyor. Kim akıl etmiş zombi kıyafetlerinde tersten yürüyerek dans edip ve bunu yaparken bile her zaman sempati taşıyabilmeyi? Müziğimizin sıcaklığını -yine- değiştirdi Jackson. Tüm dünyanın sıcaklığını değiştirdi ve şimdi bir Michael daha gelse artık ilgi görmeyecektir. Sıcaklığımızı değiştirecek yeni bir solukta toplanacaktır ilgiler. Hitler'e göz atalım. Bu diktatörü tepeye çıkaran onun olağanüstü silah kullanma becerisi miydi? Kutsal bir varlık olması mıydı? Kesinlikle hayır. Siyasette ve savaşta getirdiği yeni fikirler, yeni hitabet yöntemleri onu tepeye çıkardı. İnişi de fena olmadı ama belki de böylesi daha iyidir. Kolomb'a bakalım. O tarihte insanlar birbirleriyle savaşıp daha çok para daha çok toprak daha çok köle diye vahşi çığlıklar atarken ileriyi gördü Kolomb. Bindi gemisine, aldı mürettebatını ve uzun bir serüvene attı kendini. Buldukları ise tarihin gidişatını ve dünyayı sonsuza kadar değiştirdi. Dünyanın öbür yarısının karanlık olması fikri çok garip olurdu - Kızılderililer bu fikri sevecektir fakat üzgünüm- değil mi?
Bu fikri motto olarak hayatımızda uygulamamızın bizim için -belki de dünya için- ne kadar faydalı olacağı işte bu örneklerde görülmektedir. Eminim Anaksagoras bu sözü söylerken yirmi birinci yüzyılda yaşayacak bir insanın onun bu sözünü motivasyon olarak kullanacağını hayal dahi edememiştir. Bazı gerçekleri soyutlarsak siz hesaplayın Anaksagoras'ın sıcaklığında yaptığımız değişimi.
Başladığımız yer olan felsefeye bir dönüş daha yaparsak yine bu şekilde düşünmemiz gerektiğini görürüz. Tamam, Husserl, Hume, Kant yazmış ve mantıklı sayılabilecek büyük etkili cevaplarla gidişatımızı değiştirmişler. Fakat sıra bizde. Yirmi birinci yüzyılda yaşayan bireyler olarak, inanılmaz derecede büyük olan bilgi birikimi ve iletişim ağını kullanarak yapabileceklerimizin farkında olmalıyız. Fakat bu demek değildir ki cevaplar bulmak her zamankinden çok daha basit bu buluşlar sayesinde. Sıcaklık başa kıyasla inanılmaz şekilde değişti ve eğer bunu yine değiştirmek istiyorsak bazı değişimler yapmamız gerekir düşünce sistemlerimizde. Sıcaklığı değiştirmek için kendini değiştir yasası asla değişmedi. En başta da böyleydi, şimdi de böyle ve sonra da böyle olacak.
Dünyadan ziyade iç dünyamıza baktığımız zaman da bu fikri uygulayabileceğimizi görebiliriz. Bir kıvılcıma ihtiyaç vardır bazen. Kendi kendinize sorduğunuz bir soru, okuduğunuz bir kitap veya izlediğimiz bir film. Saatlerce masa üstünde bu sıcaklığı değiştirmek için yapabileceklerinizi düşünerek bu kıvılcımı başlatamazsınız. Sadece yaşamak, kendinize inanmak sizin paslanmamanızı sağlayacaktır. Sadece tavşanın tüylerinde yukarıda kalmaya gayret edin. Yukarıda kalmaya gayret edin dememin sebebi ise çocukken fark etmeseniz de zaten yukarıda olmanız. Düşünelim ailenizle ormanda yürüyüş yaparken şekerden yapılmış bir ev içinde yaşayan yeşil ve çirkin bir cadı gördünüz. Sizce buna kim daha çok şaşırır? Ebeveynleriniz mi yoksa küçük kardeşiniz mi? Peki buna şaşırmamak size ne katabilir ki? Sıcaklığı değiştiren insanların ortak özelliklerinden bir tanesi de onların geniş hayal dünyalarına sahip olmalarıdır. Bu sıcaklıktaki değişimi filozoflardan bilim insanlarına, sanatçılardan mucitlere hepsi yaratıcılıklarını katarak yapmışlardır. Yine Ford'a dönersek, sizce yaratıcı olmayan bir insanın aklına gelir miydi öylesine bir makine icat etmek? Ben yaratıcı değilim diye karalar bağlamak da gerekmez. Her insanda doğuştan gelen yaratıcılık vardır zaten. Eğer hissedemiyorsanız tavşanın tüylerini hatırlayıp başlayın kendinizi yukarı çekmeye çünkü yaratıcılık bu tüylere çıkıp o geniş dünyaya bakmaktan başka nedir ki?
Bir anda kafanızdaki ampul yandı ve aklınıza özgün bir fikir geldi. Sanmayın ki bir anda dünya size kucak açıp fikrinizi pratiğe dökecek. Böyle bir ihtimal var olsa bile gerçekten çok küçüktür. Önceki sıcaklık değiştirenlerin bu yolda çektiği sıkıntılar da buna örnektir. Kör bir adam olan Edison'ın ampul yapması ne kadar basit olabilir ki? Okuldan atılmış, toplumca dışlanmış bir çocuğun atomu parçalaması sizce kaç yıl sürdü? Yakından tanıdığımız Atatürk'ün onlarca milletin birleşmesinden oluşan orduyu yenmesi onun için çocuk oyuncağı mıydı? Peki başına geleceklerini bilerek fikirlerini savunmaya devam eden Bruno'ya ne olmuş? Bu insanların katkıları göz önüne alındığında yaptıkları fedakarlıklar onları ne kadar da erdemli kılıyor değil mi? Ama yaşadığımız yüzyıl ve bu insanların fedakarlıkları sağ olsun artık fikirlerimizi duyurmak nispeten daha basittir. Bulduğunuz bu sıcaklık değiştirici formülü duyurmak için vereceğiniz savaştan asla vazgeçmeyin zira bu fırsat insanın başına çok nadir gelir ve duyurulduğunda size bir anahtar olup çoğu kapıyı açar.
Anaksagoras söylediği bu sözün nerelere çekilebileceğinin farkında mıydı veya değil miydi, maalesef bu soruyu cevaplamak zordur özellikle de değerli filozofun yaklaşık iki bin beş yüz yıl önce yaşadığı hesaba katılırsa. Fakat insana iyi ki sıcaklığımızı değiştirmiş dedirtir. Anaksagoras evrendeki her materyalin küçük, sonsuz tohumlardan oluştuğunu söylemiştir ki bence sıcaklık değiştirmek için gerekli formül de hepimizin paylaştığı bir materyaldir. O yüzden bu sıcaklık değişimini filozofumuzun ışığıyla sürekli tutup ileriye gitmek gerekir zira bugünlerde baş etmeye çalıştığımız binlerce sorunun da ancak bu yolla çözülebileceği görünür bir gerçektir. Bizim sıcaklığımızdaki sorunlara üst cevaplar getirilmelidir. Ancak çözüm için daha önce söylediğim gibi kendinizi zorlayamazsınız. Bir Navaho atasözü der ki: 'Uyuma taklidi yapan bir insan uyandırılamaz'. yani asıl siz uyuduğunu düşünseniz de uyumuyor ve çalışıyor o yüzden klasik ama gerekli olan 'akışına bırakmak' yapabileceğiniz en iyi sıcaklık değiştirme meditasyonlarından biri olacaktır.

Hiç yorum yok: