29 Kasım 2008 Cumartesi

Televizyon Dizilerinin Etkileri

Son günlerde her televizyon kanalında birbiri ardına çıkan ve hayatımızın bir parçası haline gelen televizyon dizileri adeta patlamış mısır gibi artmaya başladı. Bazıları oldukça uzun ömürlü olsa da çoğu aslında yer bulamadı hayatımızda. Peki bunların etkileri neler olabilir bir topluma.
Bazı yerli diziler özellikle bol reyting alma problemiyle bol bol acılı sahneler içeren filmler yapıyorlar. Sömürülen küçük çocuklar, üvey anne ya da üvey baba eliyle şiddet gören hayata tutunmaya çalışan ya da tacize uğrayan çocukları anlatan pek çok dizi söz konusu. Pek çok animasyon çocuk filminde kahramanın anne ya da babası ölür bazılarında ikisi de. Çocuk tamamen yalnızdır ve ne yapacağını bilemeden hayata tutunmaya çalışır. Yetiştirme yurduna gitmemek için çaba harcar vs. Çocuk üzgündür. Haliyle izleyen çocuklar da üzgündür. Peki sonra…
Hayatının en hızlı gelişim gösteren ve etkilenmeye en çok açık ilk yıllarını yaşayan çocuklar Türkiye nüfusu içinde önemli bir yer tutmaktadır. Çocukluğun ilk yılları, kişinin yetişkinliğinde ulaşacağı bedensel ve zihinsel düzeyi saptayan, ruhsal ve toplumsal olgunlaşmasını biçimlendiren kritik yıllar olup, erken çocukluk yıllarında sağlıklı büyüme ve psiko-sosyal gelişim, geniş ölçüde çocuğun sosyal çevresiyle birlikte yaşadıklarına bağlıdır. Bu tür filmlerle büyüyen bir çocuk hayatı daima acı olarak görür. Mutsuzdur ya da mutsuz olması gerektiğini düşünür. Çocuklarımız bundan etkilenir ve ileride de toplumumuz etkilenecektir. Bu dizilerin çocuklara etkilerini kısaca ele alırsak ;
_Aile içindeki iletişimsizlik çocuğun daha fazla televizyon izlemesine,
izledikçe de olayların çözümü değil daha da karmaşıklaşıp aileye duyduğu öfke ve kızgınlığın farklı yollarla aktarılmasına yol açmaktadır.
_Şiddetin ifadesini kolaylaştırdığı kesindir dizilerin. Öfkesini kontrol edemeyen kahramanlar vurup kırıp birilerini öldürdükçe, toplumda şiddet de son derece kolay ve olması gereken bir olgu olarak kabulleniliyor ki orta öğretimde bir dönem tüm gençlerin Polat Alemdar gibi giyinip onun gibi yürüdükleri, onun gibi yaşamaya çalıştıklarını bilmeyen yoktur.
_Üzüntü ve sıkıntı pek çok çocukta korku olarak geri dönmektedir. Yalnız kalmaktan, toplum içinde birey olamamaktan, şiddetten kaçan bazı çocuklar içine kapanık bir hayat sürebilmektedirler ve bunun etkileri de oldukça çok çeşitlilikte karşımıza çıkmaktadır.
_Okuma alışkanlıklarını yitirip sadece hazır olarak karşımıza getirilen bazı filmleri izlemek kolaya kaçmak, çocuğun zihinsel gelişimini de olumsuz bir biçimde etkilemektedir.
_iletişimi, aile içi ya da arkadaşlık etkilerini de en az indirebilmektedir. Tüm aile akşam bir araya gelip televizyonu açıp dizileri izlediğinde kimse kimseyle konuşma ihtiyacı duymamakta gittikçe yalnızlaşan bireyler meydana gelmektedir.
_kahraman olarak kabul gören bazı kahramanları çocuklar kendileriyle özdeşleştirmekte onun yaptıklarını da yapmaya çalışmaktadırlar. Kendini spiderman sanan çocuk 5. kattan atlamış uçacağına inanmış ve ölmüştür.
Son dönemde yine en çok karşımıza çıkan sihirli güçleri olan, bir sihirle her şeyi aniden yapan dizi filimler oldukça moda. Bırakın çocukları gençlerin bile bu filmlerdeki diyalogları sık sık tekrarladığını görebiliyoruz. Yine kolaycılığa özendiren tipik bir oluşum.
Fransa da 3,5 yaşından küçük çocukların televizyon izlemesi yasaklandı son günlerde. Ciddi anlamda bizim ülkemiz için de düşünmemiz gereken bir çözüm olabilir.
Özellikle bir topluma bir şey sevdirilmeye çalışılacaksa bu en kolay dizilerle yapılabiliyor. Din mi öne çıkarılacak dizi ile, ahlak ya da istenilen bir fikir mi yayılacak yine dizi ile kolayca sağlanabiliyor. Kelimeler, davranışlar, konuşma tarzları hemen moda olabiliyor. Gerek gençler için gerek çocuklar için gerekse büyükler için etkili bir değişme süreci diziler. Tabi bu her zaman olumlu mu yoksa olumsuz mu tartışılır. Hem de çok fazla.
Yeşim Turan