17 Temmuz 2007 Salı

Liseli Gençlere Felsefe İle Tanışmanın Verebileceği Sıkıntılar Üzerine Bir Erken Uyarı Yazısı

Felsefeyle tanışmamın daha ilk gününde başladı iç sıkıntım. Henüz nedir, neyin nesidir, kaç soruluk ÖSS değeri vardır anlamaya çalışıyordum ki başladı felsefenin soruları. Bir daha da çıkamadık içinden, her soruyla yeni sorular doğdu. Sıkıntım ise büyüdükçe büyüyor.
Nedir felsefe diyorsun? E doğal olarak insan önce ne olduğunu öğrenmeye çalışıyor tabi. (Felsefenin ne olduğu sorusu felsefenin belki de en önemli ve en zor problemidir.) Şu aldığınız yanıta bakın. Felsefe bu herhalde: her türlü soruya ustaca yanıt vermeme sanatı. ( Felsefe yanıtlar vermektense sorular sormaya daha çok değer verir) İşte kendi ağzından siz de duydunuz. Felsefe bol bol soru sorar ve soru sorar. Ne itiraf. Benim de sıkıntımın kaynağı bu zaten. Karşılaştığınız durumu düşünebiliyor musunuz? Birisiyle tanışıyorsunuz: Ben Ahmet, ya siz? Benim kim olduğum benim en önemli sorunumdur. Ha ha ha…
Sıkı durun geliyor. (Şu gördüğüm, karşımda duran ağaç acaba gerçekte bana göründüğü gibi midir? Duyularım beni aldatıyor olamaz mı?) Bak şimdi, soruya bak, insanı gözünden kulağından kuşkuya düşürüyor, gözün görüyor ama sen, felsefe yapıyorsun ya, yine de soracaksın. Kardeşim gözüne güvenmiyorsan git dokun, kafa at, üstüne çık da kurtul şu sorudan. (Bilgi elde edilebilir mi? Bilgilerimizin doğruluğunu nasıl sınayabiliriz?) Ee ediyoruz ya işte... yani bilim söylüyor, herkes söylüyor, şimdi bundan kuşkuya düşmenin ne alemi var bu ÖSS telaşında. (Matematik nasıl bir bilimdir, doğa bilimlerinin yöntemi nedir?) Nasılsa nasıldır, şimdi biz matematikten fenden testleri çatır çatır çözüyor muyuz, çözüyoruz, o zaman…Bu soruların üstünde kafa yormanın bana ne yararı olacak.(İnsanın bilme isteği yarar düşüncesiyle açıklanabilir mi?)
Düşünün şimdi, amaçlarınız var.(Kim koydu o amaçları, gerçekten senin amaçların mı onlar?) Karıştırma şimdi, kim koyduysa koydu, amacımız var. Amaçsız mı yaşayalım yani? Bunları gerçekleştirmek için çalışıyorsunuz. (Sorgulamadan mı?) Yaşamı durup sorgulamakmış! Şimdi durmanın ne anlamı var? Hele herkes deli gibi koştururken, sorgulamanın ne anlamı var? Güzel güzel yaşıyoruz işte. Uyuyoruz, uyanıyoruz, ders çalışıyoruz, test çözüyoruz, gülüyoruz, eğleniyoruz. Yeniden uyuyup, yeniden uyanıyoruz…(Bunu en iyi sosyal bölümün kedisi yapmıyor mu?) Sanki biz düşünmüyoruz, kafa yormuyoruz. (Düşünüyor musun?) Düşünüyorum tabi. Düşünüyoruz. Her konuda, her kanalda, zaplayana kadar, bir an durup düşünüyoruz, konuşuyoruz, konuşuyoruz. Ayrıca her konuda durup düşünmeye zaman harcarsak…. (Zaman nedir?)
Yani işin gücün olmayacak oturup felsefe yapacaksın. Sıkıntını artırıp sağa sola bulaştıracaksın. Bunlar boş şeyler, aslında üstünde düşünecek fazla bir şey de yok. İnsanlık bir yandan uzaya yerleşim planları yapıyor, öte yandan yakında kopyalarımız dolaşacak ortalıkta. (Ama bir yandan da yeni sorunlar çıkmıyor mu?) Çıkıyor ama, onların da çözümü var, bulunacaktır. Bilim teknoloji bu kadar ilerledi. Her şey ortada artık. Her şeyi biliyoruz. (Her şeyi biliyor muyuz?) Biliyoruz tabi. Bilmediklerimizi de öğreniriz, her şey elimizin altında, bilgisayar var, internet var, televizyon var.
Yalnız bu felsefe dersinin sınavı nasıl olacak, nasıl sorular sorulur bu dersten? (Sorular senin için bu kadar önemli mi?)
ymb