31 Ağustos 2007 Cuma

Geçmiş Zaman Hakkında

Google arama motoruna feLsefe yazdım sadece..ne biLeyim bu kadar uzakLara götüreceğini beni ben her şeyi arkamda bu kadar blrakmlşken... di'Li geçmiş zaman hepsi, keşke öyLe oLmasaydl ama... keşke bi nebze de oLsa yanlbaşlmda oLabiLseydi her şey... feLsefe, sezin, izmir... büyüdük sanlrlm hocam, büyümüşLüğün ukaLaLlğlna kaplLlp, o benciLLikLe bezendik beLki... hayat bağLadl, biz çözdük, biz çözdükçe o sardl, biz sardlkça o çözdü, ne yapacağlmlzl biLemedik en sonunda ve blrakıverdik, en koLaylnl seçtik, pes ettik... içimde aclnlLasl bi çocuk var artlk, aclLarlna aLlşmlş... ne kaLem tutar artlk eLim, ne kitap okur oLdum... geLişigüzeL çaLlşlyorum, para kazanma derdiyLe, sorana iiyim diyorum... sorana yaLn söyLüyorum... bi başlma bu antaLyaya slğamlyorum... boL boL günah çlkartlyorum, afaroz ediLmişken her şeyden, kendimi çlkaraLl cok oLmuşken en güzeL hayaLLerimden... ne büyük kaylptlr ki, hayata ii yönünden hiç bakamaylp, sadece gündeLik yaşlyorum... sürekLi çatlşlyorum kendimLe, oLmayan, bana slğamayan çewremLe, aiLemLe, işmLe... bazen sarlLlyorum bir tek öLüme, günde 8-9 saat öLüyorum, nefes biLe aLmlyorum sanlrlm... eminim siz tanlştlrlrken bizi feLsefeyLe hiç böyLe düşümemiştiniz, bunLar deiLdi bizim geLeceğimiz... annem de böyLe oLsun istememişti... hepinize bi özür borçLuyum sanlrlm... size, anneme, 3 yaşlnda ama beni tanlmayan kardeşime... yuvarLanmaya devam yine çimLerin üstünde, sadece hayaLimde, en sewdikLerimLe...
LeyLa Kara

29 Ağustos 2007 Çarşamba

Özgürlüğün Sorgulanışı


İnsanın(benim, senin vs...) aklını oldukça zorlayan soru(n)lardan biridir özgürlük. Ne zaman ve nasıl anlaşılacağını ise ona vereceğimiz anlam belirleyecektir. Özgürlüğü belirlediğimiz zaman kendimizin özgür olup olmadığını da anlamış oluruz. Sartre'ın dediği gibi " başkaları cehennem"se eğer, kendimizi gerçekleştirmek için o başkalarını da bilmeli ve kendimizi öyle oluşturmalıyız. Kendimizi oluşturmak için başkalarını veya toplum yaşamını iyice irdelemiş olmamız gerekir. Çünkü "ben" varsa "sen"den dolayı oluşmuş bir ben var demektir. Ama bu noktada özgür olabilmek veya sayılabilmek için senle beni aynı olarak düşünmenin gereksiz olduğuna inanıyorum. Sen “seni yaratırsın ben “ben”i. Ve ben kendimi aştığım zaman değil tam olarak kendim olduğum zaman özgür olurum. Kendi yaptıklarımın ve hatta düşündüklerimin sorumluluklarıyla özgür oluyorum ya da olamıyorum. Kendimi aştığım noktanın farkında olmak da kendimi bulmanın bir ölçüsü sayılabilir.
Benim aklımı kurcalayan bir başka sorun ise; Tanrı bilgisine ulaşmakla özgürlüğün nasıl bir alakası olduğuydu; ancak artık bu sorun için kafamda bazı cevaplar bulmuş durumdayım. Çünkü Tanrı fikri benim kafamda oluşturmuş olduğum düşüncelerimden en özgür olanıdır. Eğer bu Tanrı fikri tamamen benim kimseden etkilenmeden oluşturduğum bir düşünceyse ve bu düşünceyi kimseye anlatmak zorunluluğum yoksa ve hatta anlatacak kelimelerim dahi yoksa bu Tanrı fikri benim özgürlüğümle birdir(aynıdır.).
Dil, özgürlüğü engeller mi engellemez mi? Dilin özgürlükle alakası olmadığını düşünüyorum, çünkü dil bir araç, belki yönlendirici ama iyi bir araç. Herşeyi anlatmak için yeterli olmadığı kesin ama özgürlüğümü düşünürken bile bu kavramı kullanmam kendimi açmam(anlatabilmem) için kaçınılmaz bir araç. Kavramların belirlenmişliği benim kendimi belirlememi etkilemiyor ya da engellemiyor çünkü benim belirlenimim dıştan etkilenen ama içte oluşan bir özgürlüktür. Bu yüzden roller, statüler veya belirlenmişliklerin hepsi varolmalı ki ben “ben”i yaratabileyim. Ben “ben”i yaratmak için bunların hepsine ihtiyaç duyarım ama onlarsızlığımla var olurum ya da tam tersi onlarla var olurum. Çünkü bu varoluşuma göre değişebilecek bir durumdur. Kendimi bunlarla da yaratabilirim bunların karşısında da. Çocuğuma su vererek özgür olabileceğim gibi kendimi gerçekleştirip ona su vermemekle de olabilirim. Bunu belirleyen toplumun belirleyicileri değil benim kendim için belirlediklerim olmalıdır. Özgürlüğün nerede başlayıp nerede bittiğini bulmak o kadar zor ki, işte insana iç sıkıntısını veren de budur. Kendini belirlemenin büyük yükü insan denen kendini yaratabilme gücüne sahip olduğunu düşünebilen tek yaratığa çok ağır gelmektedir. Eğer insan kendini gerçekleştirme gücüne sahip bir varlıksa bu iç sıkıntısının anlamı nedir o zaman? Çünkü tam olarak özgür olamamak ve insanı toplumsal kılan bir yaratım problemiyle karşı karşıyadır insan. Bu da tam insanın özgürlük sorununun hem çözümüdür hem de çıkış noktasıdır.
İnsan tüm toplumsal kıyafetlerinden soyunduğu zaman, kendini düşündüğünde gerçek bir iç aydınlığını yakalar(eğer kendi çıplaklığını görebilirse, ya da buna dayanabilirse). Bunu yakalamak, insana müthiş bir içgüven verir çünkü bu sayede kendi içini net olarak görebilmekte ve herşeyiyle kabul etmektir. Bu, aynı zamanda toplumu tanımak ve onlarla birlikte kendin olabilmektir.
İnsan bir kaostur. Kendi benliğini tam olarak çözmekten aciz olduğu halde tüm doğayı ve insanlığı egemenliği altına almaya çalışmaktadır. Buna sanırım bir “yansıtma” denebilir. İnsan kendini gerçekleştirmek yerine kendine başka uğraşlar bulmakta ve kurulu oyun içinde rahatça hareket etmektedir. Kurulu benlik olarak da bakabileceğimiz bu yaşam biçimi insanı kendini oluşturma eziyetinden uzaklaştıracak ve rahatmış gibi yaşamasını sağlayacaktır. Kaosu aşmak ve kendini öz olarak ortaya koymak maddesel hiç birşey sağlamazken ruhen insanı tam olarak bir huzura, aydınlanmaya götürebilir ve işte tam da bu noktadadır ki insan artık birşey istememe seviyesine erişecektir, çünkü hayata dair en önemli isteği kendini gerçekleştirebilmekti. Ancak bunun tam tersi de yaşanabilir kendini gerçekleştirme bir acı olabilir ve toplumsallığı ile uyuşmayacak bir “ben” oluşturan kimse bunun ağırlığı altında ezilebilir yani kendi benini taşıyamayabilir.
Kişinin kendi özgürlüğünün keşfi yalnızlığıdır. Çünkü sen hiçbir zaman ben olamazsın. Sen kendi “ben”insin ben de kendi “ben”im. Ve hiçbir zaman birbirimizi tam olarak anlayamayacağız çünkü toplumsallık sadece bir oyundur birbirimizi anlayamadığımızı örtbas etmek için oluşturulmuştur. Kendi “ben”imizi keşfetmemizin bize yapacağı hasarı engellemesi için oluşturulmuş bir sistem.
Kendi özgürlüğünün peşindeki insanlar için diğer insanlar sadece bir araçtırlar, kendini gerçekleştirdikten sonra belki onları bir amaç olarak görebilecektir insan.
Simays